Peygamberimiz (sav)'e büyük bir sevgi ve akatle bağlanmış olan Ashab-ı Kiram, Yüce Allah'a ve Peygamberimiz (sav)'e hiçbir kuşkuya kapılmadan iman etmiş şerefli bir mümin topluluğudur. İslam ahlakının yayılması, güzel ahlakın hakim olması, barış, huzur ve güvenliğin sağlanması için tüm hayatlarını bu yola adamışlardır. Allah rızası için hiçbir fedakarlıktan kaçınmamış olan Peygamberimiz (sav)'in ashabında, şüphesiz tüm Müslümanlar için güzel örnekler vardır.
Müslümanların tarih boyunca yaşadıkları olayları incelediğimizde Peygamberimiz (sav)'in döneminde O'nun mücadelesine malları ve canlarıyla büyük destek veren müminlerin olduğunu görürüz. Peygamber Efendimiz (sav)'i hayatta iken ve peygamber olarak gören Sahabe-i Kiram veya Ashab-ı Kiram adı verilen müminlerin üstün ahlakları, yüzyıllardır İslam tarihinde şerefle anılmış ve her dönemde yaşayan Müslümanların hidayetine vesile olan bir örnek teşkil etmiştir. Ashab-ı Kiram'ın samimi imanlarını gösteren ahlak özellikleri ve hikmetli davranışlarından örnekler şöyledir:
"Şüphesiz: "Bizim Rabbimiz Allah'tır" deyip sonra dosdoğru bir istikamet tutturanlar (yok mu); onların üzerine melekler iner (ve der ki "Korkmayın ve hüzne kapılmayın, size vadolunan cennetle sevinin." (Fussilet Suresi, 30)
Ashab-ı Kiram'ın yaşadıkları dönemin çok zor şartları altında verdikleri halisane mücadele, yaşadıkları derin iman coşkusu ve akat, Allah'a olan sevgileri, Peygamberimiz (sav)'e olan düşkünlükleri Allah'ın izniyle İslamiyet'in kısa sürede tüm dünyaya yayılmasına ve insanların geniş kitleler halinde hak dine girmesine vesile olmuştur.
Ashab-ı Kiram'ın imanlarının kaynağı ve Kuran ahlakını eksiksiz biçimde yaşamaları Allah'a ve ahirete kesin bilgiyle inanmalarından, Allah'a gönülden teslim olmuş olmalarından kaynaklanmaktadır.
Allah’a ve Resulullah’a(sav) Olan Derin Sevgi ve Bağlılıkları:
Ashab-ı Kiram'ın Allah'a ve Resulullah (sav)'e olan sevgileri güçlerine güç katmış, Allah'ın rahmetine vesile olacak bir yol ve nimet aramalarına sebep olmuştur. "De ki: "Siz bizim için iki güzellikten (şehitlik veya zaferden) birinin dışında başkasını mı bekliyorsunuz? Oysa biz de, Allah'ın ya Kendi Katından veya bizim elimizle size bir azap dokunduracağını bekliyoruz. Öyleyse siz bekleyedurun, kuşkusuz biz de sizlerle birlikte bekleyenleriz." (Tevbe Suresi, 52) ayetiyle bildirildiği gibi, yalnızca Allah rızasını hedefledikleri için karşılaştıkları her türlü imtihan ortamını Allah'tan kendilerine lütfedilmiş bir güzellik olarak görmüşlerdir.
Hiçbir Kuşkuya Kapılmadan İman Etmeleri:
Allah'a ve Resulü'ne iman etmeye davet edildiklerinde "Rabbimiz, biz: "Rabbinize iman edin" diye imana çağrıda bulunan bir çağırıcıyı işittik, hemen iman ettik. Rabbimiz, bizim günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört ve bizi de iyilik yapanlarla birlikte öldür." (Al-i İmran Suresi, 193) ayetiyle bildirildiği gibi, hiçbir kuşkuya kapılmadan Yüce Allah'ın varlığını, birliğini ve Peygamberimiz (sav)'in O'nun elçisi olduğunu kabul etmişler ve Allah'a ve Peygamberimiz (sav)'e hayatlarının sonuna kadar ık kalmışlardır.
Bir hadis-i şerifte Es'ad b. Zürare'nin, Ashab-ı Kiram'ın kamil imanına örnek oluşturan sözleri şöyledir:
"Ey Allah'ın Resulü!.. Allah kimin doğru yolda olmasını istiyorsa ve bütün bu işlerin neticesinde kim hayrı arıyorsa tüm bunlar onlara kolay gelir. Biz her şeyimizle sana icabet ettik, senin getirdiğine iman ettik, kalbimizde yerleşen marifeti tasdik ettik. Bu hususta sana biat ediyoruz. Rabbimiz'e ve senin Rabbine biat ediyoruz. Allah'ın eli ellerimizin üstündedir. Bizim kanlarımız senin kanının önündedir. Ellerimiz senin ellerinin altındadır. Biz kendi nefsimizi, çocuklarımızı ve hanımlarımızı nelerden korursak seni de onlardan koruruz. Eğer bu va'dleri yerine getirirsek bunu Allah için yapmış oluruz. Ey Allah'ın Resulü! Bu sözlerim samimiyetle söylenmiş sözlerdir. Yardım ancak Allah'tandır”.( Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatü's Sahabe, Hz. Muhammed ve Ashabının Yaşadığı İslami Hayat, Cilt 1, Sentez Neşriyat, Temel Eserler Serisi: 2/1)
Cesaret ve Kararlılıkları:
Sahabe-i Kiram sayıca çok az oldukları ve savaş için yeterli bir hazırlıkları olmadığı durumlarda dahi ümitsizliğe kapılmamış aksine son derece cesur ve kararlı davranmışlardır.
Tarihi kaynaklara göre en zor görünen zamanlarda dahi büyük bir şevkle Resulullah (sav)'in yanında bulunmuş olan ve Peygamber Efendimiz (sav)'in "Bin askere bedel" diyerek övdüğü, pek çok işkenceye maruz kaldığı halde Allah'a akatinden taviz vermeyen Mikdad bin Esved'in sözleri şöyle anlatılmaktadır:
"Ey Allah'ın Resûlü! Cenâb-ı Hakkın emirleri ne ise, bize bildir. Biz, size itâat ederiz. İsrailoğullarından bir kesimin, Hz. Mûsâ'ya söyledikleri gibi, "Sen, Rabbinle beraber git de, düşmanlarla savaş!.. Biz burada, seni bekleyicileriz" demiyoruz. Biz hepimiz, senin sağında, solunda, önünde, arkanda harp etmeye hazırız."(Resûlullahın süvârilerinden: Mikdad bin Esved)
Peygamberin Nefsini Kendi Nefislerinden Önde Tutmaları:
Ashab-ı Kiram her olayda "Peygamber, müminler için kendi nefislerinden daha evladır..." (Ahzab Suresi, 6) ayetiyle bildirilen ahlakı yaşamış, Allah'ın Resulü'nü (sav) korumak için kendi canlarını tereddüt etmeksizin ortaya koymuşlardır.
Katade b. Numan, sahabelerin Peygamberimiz (sav)'e olan düşkünlüklerini ve fedakar ahlaklarını şöyle anlatmaktadır:
“Hz. Peygamber (sav)'e bir yay hediye edilmişti. O da Uhud günü bu yayı bana verdi. Ben Hz. Peygamber (sav)'in yanında işe yaramaz hale gelinceye kadar onunla ok attım. Sonra da gün boyunca kendimi Hz. Peygamber (sav)'e gelecek olan oklara karşı siper yaptım. Ona atılan ok daha yerini bulmadan karşısında beni buluyordu.”( Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatü's Sahabe, Hz. Muhammed ve Ashabının Yaşadığı İslami Hayat, Cilt 2, Sentez Neşriyat, Temel Eserler Serisi: 2/2, sf. 21 (Heysemi, VI/113 (Taberani'den))
Her Zaman Müslümanların ve İslam’ın Menfaatlerini Gözetmeleri:
Ashab-ı Kiram'ın hayatını incelediğimizde ölüm tehlikesiyle karşı karşıya kaldıkları, en zor görünen anlarda bile, her zaman diğer Müslümanların ve İslam'ın menfaatlerini düşündükleri ve İslam'ın zaferiyle sonuçlanan hayırlı haberlere de sevindikleri dikkati çeker.
Hz. Ömer'in emriyle İran seferine gittiği savaşta şehit olan Sahabe-i Kiram'ın kumandanlarından, Nu'man bin Mukarrin, ölmek üzereyken bile Müslümanların güvenliği ve başarısını sormuştur. Nu'man bin Mukarrin'in bu örnek ahlakı, rivayetlerde şöyle anlatılmaktadır:
“Nu'man bin Mukarrin atına binip, askeri dolaştı. Her sancağın yanında durup, onları harbe teşvik edip, coşturdu. Sonra dedi ki: Ben bile olsam, birisi şehid düşerse, kimse onun yanında toplanmasın. Hiç kimse hücumdan geri durmasın! dedi.” (Eshâb-ı kirâmın meşhûr kumandanlarından: Nu'man bin Mukarrin)
Hiç Bir Mazeret Öne Sürmeden Kararlılıkla Hareket Etmeleri
Ashab-ı Kiram'ı oluşturan değerli müminlerden bazıları henüz çocuk yaşta bazıları da yaşlılık nedeniyle son derece güçsüz olmalarına rağmen Allah sevgileri, imanlarının şevki ve Resulullah (sav)'e olan akatleri nedeniyle Peygamberimiz (sav) ile birlikte savaşa çıkmak istemiş ve bu konuda hiçbir zaman bir mazeret öne sürmemişlerdir.
Hem yaşça çok ileri hem de ayağı sakat olan Amr. b. Cemuh da bu üstün ahlakı göstererek Allah'ın rızasını kazanma arzusuyla Peygamberimiz (sav)'den Uhud Savaşına katılmak için izin istemiş ve bu savaşta şehit düşmüştür.(Ziyad Ebu Ğanime, Mevakıfu Batule min sun'I I-İslam -Asrı Saadetten Günümüze İslam Kahramanları, Türkçesi: Abdullah Kara, Ravza Yayınları 31, İstanbul 1993, sf. 122)
Tesanüdleri:
"Mü'minler ancak kardeştirler…" (Hucurat Suresi, 10) ayetinin hükmü gereği sahabeler ölmek üzereyken ve belki de yardıma en muhtaç oldukları anlarda bile, Müslüman kardeşlerinin nefislerine öncelik verip önce kardeşlerini düşünüp kollayarak büyük bir ihlasla hareket etmişlerdir.
El Haris İbni Hişam, Süheyl b. Amr ve İkrime İbni Ebu Cehl'in birbirlerine olan bağlılıkları ve tesanüdleri şöyle rivayet edilmektedir:
"Yermük Savaşında, Haris b. Hişam, İkrime b. Ebi Cehil ve Süheyl b. Amr ağır yaralar alarak yere düştüler. Haris b. Hişam içmek için su istedi. Askerlerden biri ona su götürdü. İkrime'nin kendisine baktığını görünce "Bu suyu İkrime'ye götür" dedi. İkrime suyu alırken, Süheyl'in kendine baktığını gördü, suyu içmeyerek "Bunu götür Süheyl'e ver" dedi. Fakat su Süheyl'e yetişmeden Süheyl öldü. Bunun üzerine sucu İkrime'ye koştu. Fakat İkrime de ölmüştü. Hemen Haris'in yanına koştu. Haris de ölmüştü."( Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatü's Sahabe, Hz. Muhammed ve Ashabının Yaşadığı İslami Hayat, Cilt 1, Sentez Neşriyat, Temel Eserler Serisi: 2/1, sf. 313 (Kenzü'l-Ummal, V/310; Ebu Nuaym ve İbn Asakir'den); Hakim, Müstedrek, III/242, (Abdullah b. Sa'd'dan) (Burada Ayyaş (Ekmekçi) yerine, Sühely b. Amr vardır. Istiab III/150.)
En Zor Şartlar Altındaki Tevekkülleri:
Ashab-ı Kiram, Resulullah (sav)'in yoluna uydukları için iman etmeyen topluluğun sözlü ve fiili saldırılarına uğramış, ancak yine de Allah'a teslim olmuş, sabretmiş ve kararlılıkla yollarına devam etmişlerdir. Bu konudaki en güzel örneklerden biri Resulullah (sav) ile Medine'ye doğru yola çıkan Hz. Ebu Bekir (ra)'in kendilerine kurulan tuzak karşısında Allah'a ve Peygamberimiz (sav)'in sözüne duyduğu sarsılmaz tevekkülüdür. Hz. Muhammed (sav)'in ve -tarihi kaynaklara göre- Hz. Ebu Bekir (ra)'in içerisinde bulunduğu bu durum Kuran'da şöyle bildirilmiştir:
"Siz O'na (peygambere) yardım etmezseniz, Allah O'na yardım etmiştir. Hani kafirler ikiden biri olarak O'nu (Mekke'den) çıkarmışlardı; ikisi mağarada olduklarında arkadaşına şöyle diyordu: "Hüzne kapılma, elbette Allah bizimle beraberdir." Böylece Allah O'na 'huzur ve güvenlik duygusunu' indirmişti, O'nu sizin görmediğiniz ordularla desteklemiş, inkar edenlerin de kelimesini (inkar çağrılarını) alçaltmıştı. Oysa Allah'ın kelimesi, Yüce olandır. Allah üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir." (Tevbe Suresi, 40)
Şevkleri:
Sahabeler yaşadıkları zorluklardan dolayı hiçbir zaman yılgınlığa kapılmamış her zaman için yapabileceklerinin en fazlasına talip olmuş, canlarıyla ve mallarıyla güçlerinin en son noktasına kadar şevkle mücadele etmişlerdir.
Müslümanların 600 şehit verdikleri Kadisiye'de savaşırken yaralanan ve tek kolunu kaybeden Zeyd b. Suhvan'ın bu haliyle savaşmaya devam etmesi derin imanından kaynaklanmaktadır.( Ziyad Ebu Ğanime, Mevakıfu Batule min sun'I I-İslam -Asrı Saadetten Günümüze İslam Kahramanları, Türkçesi: Abdullah Kara, Ravza Yayınları 31, İstanbul 1993, sf. 39)
İlba b. Cahş el-İcli de yine eşsiz fedakarlık örnekleri sergileyen sahabelerdendir. Kadisiye Savaşında kıyasıya çarpışan İlba b. Cahş, aldığı ağır bir darbeyle yaralanmış, ancak bu durumuna rağmen yarasını sararak savaşmaya devam etmiş, aynı savaşta şehit düşerek yaşamını yitirmiştir.( Ziyad Ebu Ğanime, Mevakıfu Batule min sun'I I-İslam -Asrı Saadetten Günümüze İslam Kahramanları, Türkçesi: Abdullah Kara, Ravza Yayınları 31, İstanbul 1993, sf. 62)
Müminlerin Mücadele ile Dolu Şerefli hayatlarının Karşılığı Allah’ın Rızasıdır
İçinde yaşadığımız dönemdeki koşullar ile Ashab-ı Kiram'ın yaşadığı dönem birbirinden farklı görünebilir. Onlar yaşadıkları dönemde dinsizlikle mücadele etmek için kılıçla sıcak savaşa katılmışlar, Kuran ahlakının hakim olması için canlarını bile feda etmekten çekinmemişlerdir. Günümüzde ise artık kılıçla veya silahla yapılacak sıcak bir savaş ortamı yoktur. Fakat dünyada Darwinizm'in etkisiyle gelişmiş inançsızlık, hak dinden uzaklaşma, bunun oluşturduğu boşluğu her türlü sapkın inanç ve büyük bir ahlaki çöküntünün doldurduğu karanlık bir ortam söz konusudur. Bu durumda günümüzde yaşayan müminlerin üstlenecekleri görev, Darwinizm'in karanlık yüzü ile fikri olarak mücadele etmek, bu sapkın teorinin getirdiği bozuk ve karanlık düzeni ortadan kaldırmaktır. Müminin bu yolda örnek alacağı kişiler, değerli peygamberlerimiz ve geçmişte yaşamış sahabelerdir. Onlar dinsizlikle mücadele ederken nasıl sabır, kararlılık, tevekkül, fedakarlık, cesaret, birlik-beraberlik, kardeşlik göstermişler ve Rabbimiz'le yaptıkları ahde bağlı kalmışlarsa, günümüzde yaşayan müminler de aynı Müslüman ahlakını göstermelidirler. Nitekim müminlerin gösterdikleri bu akat ve yaşadıkları şerefli hayat Yüce Allah tarafından Kuran'da övülmüş, yaptıklarının karşılığı olarak Rabbimiz'in rızasını kazandıkları, gerçek yurtları olan cennetle ödüllendirildikleri diğer müminlere de müjdelenmiştir:
"...Şüphesiz Ben, erkek olsun, kadın olsun, sizden bir işte bulunanın işini boşa çıkarmam. Sizin kiminiz kiminizdendir. İşte, hicret edenlerin, yurtlarından sürülüp-çıkarılanların ve yolumda işkence görenlerin, çarpışıp öldürülenlerin, mutlaka kötülüklerini örteceğim ve onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacağım. (Bu,) Allah Katından bir karşılık (sevap)tır. (O) Allah, karşılığın (sevabın) en güzeli O'nun Katındadır." (Al-i İmran Suresi, 195)